AB’NİN ORTA ASYA POLİTİKASI: POLİTİKALAR, STRATEJİLER, ZORLUKLAR

 

Vali KHAITOV (Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslar Arası Politik Ekonomi Bölümü Doktora Öğrencisi)

 

Öz

AB’nin Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Kırgızistan’dan oluşan Orta Asya’da izlediği politika; “Komşuların Komşusu” niteliğinde seyretmiştir. Başlangıçta söz konusu ülkeler AB’nin gündem öncelikleri arasında yer almamıştır. AB’nin en zayıf yönü enerji yetersizliğidir ve en önemli doğu komşusu Rusya ile karşılıklı bağımlılığa dayalı politikalar sonucu Orta Asya ikinci planda kalmak durmundadır. AB-Orta Asya ilişkileri başlangıçta “Ortak İşbirliği” kapsamında sürdürülmüş ve uzun süre ticaret, ekonomik uygunlaştırma ve mali destekler dışında yeterli bir işbirliği kurulamamıştır. Ancak bu ilişkiler komşusu Rusya’nın ekonomik yönden tekrar toparlanması sonucu bozulmaya başlamıştır. Rusya, elindeki fosil kaynakları bir koz olarak kullanmaya başlaması ve beklenen liberal normları yerine getirmemesi AB’yi bir hayal kırıklığına uğratmıştır. Buna göre birlik, başka bir enerji arzına sahip ortak arayışların içinde olmuştur. Başta Kazakistan ve Türkmenistan olmak üzere yeterli fosil kaynaklara sahip Orta Asya bölgesi, önem arz etmeye başlamıştır. 2007 sonrası dönemde ikili ilişkiler canlanmış, Ortak İşbirliği yerini Orta Asya Stratejisi kapsamında stratejik işbirliğine bırakmaya başlamıştır. Yapılan görüşmelerin ardından farklı ülkelerin kendi standartlarına göre değerlendirilebileceği anlaşılmıştır ve  buna göre stratejiler geliştirilmiştir. Bugüne kadar gelinen süreçte izlenen politikalara bakıldığında insan hakları, hukukun üstünlüğü, enerji ve ekonomi, çevre ve sınır yönetim, eğitim ve araştırma alanlarında işbirliği hedeflenmiştir. Bu yönde gereken mali destek ve serbest ticaret ilişkilerinin canlandırılması planlanmıştır. Kısaca AB’nin Orta Asya politikasının politik ekonomi çerçevesinde bölgesel işbirliğini amaçladığını ve buna yönelik politik araçlar kullandığını söyleyebiliriz. Sürdürülen politikanın insani değerler çerçevesi altında ve beraberinde çıkar temelli yaklaşımlarla gerçekleştirildiğini belirtmek isteriz.

Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği, Orta Asya, Demokrasi ve İnsan Hakları, Karşılıklı İşbirliği

 

THE EU’S CENTRAL ASIAN POLICY: POLICIES, STRATEGIES, CHALLENGES.

Abstract

While the EU’s policy towards Central Asia consisting of Kazakhstan, Uzbekistan, Turkmenistan, Tajikistan and Kyrgyzstan was “Neighbor of the Neighbors”, these countries were not among the priorities of the union at the beginning. While the weakest aspect of the EU is energy insufficiency, it is in the shadow of its policy based on interdependence with Russia, which is regarded as its most important eastern neighbor. EU-Central Asia relations, which were initially maintained within the scope of Joint Cooperation, could not be established for a long time apart from trade, economic harmonization and financial support. However, while the most needed energy resources were met from its neighbor Russia, it started to deteriorate as a result of Moscow’s recovery. The EU was disappointed that it started to use its fossil resources as a trump card and did not fulfill the expected liberal norms. Accordingly, the union has sought partners with another energy supply. Central Asia region, which has sufficient fossil resources, especially Kazakhstan and Turkmenistan, has started to gain importance on the grounds that it has the potential to meet the desired needs. In the post-2007 period, bilateral relations have revived, and the Joint Cooperation has started to be replaced by strategic cooperation within the scope of the Central Asia Strategy. After the interviews, it has been understood that since they are different countries, they can be evaluated according to their own standards and strategies have been developed accordingly. Looking at the policies followed in the process up to now, cooperation in the fields of human rights and rule of law, energy and economy, environment and border management, education and research has been aimed. It is planned to revive the financial support and free trade relations required in this direction. In short, we can say that the EU’s Central Asia policy aims at regional cooperation within the framework of political economy and uses political tools for this. We would like to state that the sustained policy is based on human values ​​and besides, it is based on interest-based approach.

 

Keywords: European Union, Central Asia, Democracy and Human Rights, Mutual Cooperation.

 

Giriş

AB; Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu, Avrupa Ekonomik Topluluğu, Avrupa Topluluğu aşamalarından sonra 1992’de Maastricht Antlaşması’yla Avrupa Birliği (AB) adını almıştır[1]. AB’nin kuruluş dönemi soğuk savaşın sona ermesinin ardından gerçekleşmiştir. Orta Asya olarak bilinen ve Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Tacikistan’dan oluşan 5 ülke de aynı dönemde bağımsızlığını kazanmışlardır. Bu ülkelerin sosyalist sistemi geride bırakıp demokrasiye geçiş dönemine girmesi Avrupa Birliği’nin ilgisini çekmiştir. Jeopolitik ve ekonomik açıdan farklılık gösterseler de benzer bir sistemle yönetilmeleri açısından bu cumhuriyetler dikkat çeken bir bölge olmuşlardır. Kazakistan gibi büyük bir yüz ölçüme ve yer altı kaynaklara, Özbekistan gibi yoğun nüfusa ve zengin bir tarihi mirasa, Türkmenistan gibi doğalgaz rezervlerine, Tacikistan ve Kırgızistan gibi dağlarla çevrili jeostratejik konuma sahip olan bölge Avrupa açısından da önem arz etmektedir. Sınırları Çin, Ortadoğu ve Afganistan’a kadar uzanan bu bölge, kaynak ve transit ülkeleri ve en önemlisi Rusya dışındaki enerji arzına sahip olması hasebiyle vazgeçilemez niteliktedir. Konumuzu ele alırken AB’nin Orta Asya politikasında insani değerler temelli yaklaşımının yanında başta enerji arzı olmak üzere çıkar temelli yaklaşımlarına değineceğiz.

AB genel olarak, politik ekonomi çerçevesinde bölgesel işbirliği ve buna yönelik politik araçlar kullanmıştır ancak ticaret ve ekonomi uyumlaştırması kapsamında mali destekler dışında yeterli bir ortaklık ve işbirliği kurulamamıştır. Orta Asya ülkeleri başta Eski Sovyet ülkeleri için oluşturulan Avrupa Komşuluk Politikaları, Asya-Avrupa Toplantıları, Güney Asya ve Ortadoğu politikalarında yeterince değerlendirilememiştir.[2] AB’nin Orta Asya’da izlediği politika “Komşunun Komşusu” niteliğinde seyretmiştir.[3] AB’nin en zayıf yönü enerji yetersizliğidir ve bu bakımdan Rusya’ya önemli oranda bağımlıdır. AB’nin Orta Asya  politikaları da bu bağımlılığın gölgesinde kalmaktadır. AB’nin Orta Asya Stratejisi ancak 2007 yılına girildiğinde oluşturulabilmiş, böylece ikili ilişkilerde bir canlanma meydana gelmiştir. Buna göre insan hakları ve hukukun üstünlüğü, enerji ve ekonomi, çevre ve sınır yönetimi, eğitim ve araştırma alanlarında işbirliği hedeflenmiştir. Bu yönde mali destek ve serbest ticaret kapsamında bir politika planlanmıştır. Sonuç itibariyle ikili ilişkilerin ticari boyutla sınırlı kaldığı bilinmektedir.

AB’nin Orta Asya’ya izlediği insan haklar ve demokrasi temelli normatif politikalarının sonuçlarının uzun bir müddet sonra görüleceği beklenmektedir. Küreselleşmeyle beraber devletlerarası karşılıklı bağımlılığın giderek artması, ülkeleri ortak bir sisteme entegre olmaya zorlamaktadır. Orta Asya halkları ile mevcut otoriter sistemlerin giderek bir birinden uzaklaşıldığı ve insan haklarını hedefleyen değer temelli Avrupa standartlarında bir demokrasiye yaklaşılacağına inanılmaktadır. Son zamanlarda Rusya’nın Avrasyacı yaklaşımları giderek daha çok benimsenmekteyken, Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesi buraya olan bağımlılığın artması hasebiyle Avrupa Birliğini derinden endişelendirmektedir.[4] Yükselen güçlerin başında gelen Çin’in uluslararası arenada öne çıkacağı öngörülmekteyken “Yeni İpek Yolu” projesinin bu bölgelerden geçeceği ve Orta Asya’nın güçleneceği söz konusudur.[5]  Bölgede ABD üslerinin çoğalması ve Türkiye’nin ana topraklarıyla sosyokültürel bağlarının güçlenmesi AB’yi kıskandırmaktadır.

1.AB’nin Orta Asya Politikasında Rusya’nın Etkisi

AB-Orta Asya politikasını ele alırken Rusya’nın buradaki etkisine değinmeden geçemeyi. AB’nin Rusya ile ilişkilerindeki birincil konu “Enerji” dir. AB için Rusya, ihracat açısından önemsiz bir ortak olsa da en önemli ithalat ortağı sayılmaktadır. AB ihtiyaç duyduğu doğalgazın %43, petrolün %33’nü Rusya’dan almaktadır.[6] Bu ihtiyacın giderek artacağını dikkate alırsak AB’nin Rusya’ya bağımlılığı o oranda artacağını görebiliyoruz. Giderek artan bu bağımlılık AB’yi ne kadar rahatsız etse de, Rusya dışında başka bir alternatif olmaması her iki tarafı  “kazan kazan” politikasını gerekli kılmaktadır.

Boris Yeltsin devlet bakanlığı 1991-2000 dönemine denk gelen bu süreçte Rusya, AB’nin desteğine muhtaç durumdaydı. Çeçenistan savaşının patlak verdiği ve Rusya’nın hem ekonomik ve hem de siyasi yönden zayıf durumda olduğu bu dönemde Moskova yönetimi zayıf durumdaydı. Muhafazakarlar, Avrasyacılar ve Batı yanlısı grupların çelişkileri arasında kalmıştı.[7]

Rusya 1993’te “yakın çevre” doktrinini ilan etmiş, Rus ve Rusça konuşan halkların korunması, Rusya’nın toprak bütünlüğü, bu yakın çevre ile ekonomik ve askeri ilişkilerin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Rusya’nın bölgedeki çıkarları uluslararası kamuoyunda bu şekilde beyan edilmişken, kendini toparlayıp güçlenince fikrini değiştirebileceği mesajını önceden vermekteydi.[8] “Putin Rusya’sı” 2000’lerden itibaren Avrupa Birliğine karşı yaklaşımını temelden değiştirecektir. AB’de 2004 sonrası büyüme yaşanmış, üyelerin 27’ye ulaşması uzun sürmemiş ve belli şartları yerine getiren komşuların da organizasyona katılması teşvik edilmeye başlamıştır. Karşılıklı yararlanma politikası izleyen AB, bu kapsamda komşu ülkeler başta olmakla üzere siyasi, ekonomik ve sosyal anlamda bir entegrasyon süreci geliştirmeyi amaçlamıştır.[9]

Başlangıçta AB tarafından Rusya’ya karşı iyimser yönde bir politika izlenerek sisteme entegre olacağı düşünülmüştür. Ancak birlik, doğudaki en önemli bu komşusundan kendisine karşı umduğu liberal bir yaklaşımı görememiştir.  AB’ye doğal gazını satmanın ve kendini toparlamanın peşinde olan Rusya, bazı reformlar gerçekleştirse de dış ve içişlerinde neo-merkantilist siyaset izlemeye devam etmiştir. Değişen dünya düzenine ayak uydurmaya çalışan Moskova yönetimi, aslında eskide olduğu gibi süper güç olma peşinde kendi stratejilerini geliştirmek istemiştir. AB enerjide en çok ihtiyaç duyduğu yan komşusu hakkında hayal kırıklığına uğramıştır.

2000’den itibaren ikili ilişkiler olumsuz yönde ilerlemeye başlamış, karşılıklı beklentiler azalmış, birbiriyle kolaylıkla bağdaşmayan farklı ulusal yaklaşımlar giderek artmıştı. Rusya’nın eskiden olduğu gibi, süper güç olma konumundan miras kalan psikoloji güçlenmeye başlayınca Moskova, dış politikasında ileri adımlar atabileceği izleminini vermekteydi. Özgün toplumsal yapı, nükleer silahlar ve güçlü orduya sahip olması Rus lideri Putin’in kendine güvenini arttırmaktaydı. Doğuya doğru genişleyen AB, Ruslar tarafından kendi alanına girmeye çalışan bir güç olarak algılanmakta, güçlendiğinin farkına varan Rusya, AB’nin Sovyet sonrası coğrafyadaki artan etkinliğine karışmamasını dile getirmekteydi.[10] AB tarafından Rusya, eski SSCB’den miras kalan “Yumuşak Güvenlik Tehdit” in kaynağı olarak görülmeye, neo-emperyal devlet olarak tanımlanmaya başlamıştı. Rusya, Avrasya Ekonomik Birliği, Kolektif Güvenlik Anlaşma Örgütü, Gümrük Birliği gibi örgütlerin başını çekmişken, DTÖ’ne üye olmamakla AB’ye çok yaklaşmamaktaydı. Rusya eğer Gümrük Birliğine ilişkin Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ı da kapsayan beşli antlaşmayı güçlendirecek olursa bölgedeki dengeler kökünden değişecektir.[11]

Putin ikinci kez iktidara geldiğinde, 2006’da Ukrayna’ya doğalgaz akışını kesmiş ve doğalgazı enerji meselesinden çıkarıp siyasi bir konu haline getirmiştir.  AB için enerji güvenliği “enerji kaynaklarına makul fiyatlarla erişim” anlamına gelmekteyken, Rusya için “ödeme gücüne sahip pazarlara açılma” ve “kullanıcılardan uzun vadeli yatırım güvenceleri alma” anlamına gelmekteydi.[12]  Başta Avrupalı şirketlere yetki veren Moskova, enerji kaynaklarına Gazprom aracılığıyla giderek el koyacaktı. Bu Rusya!nın uluslararası enerji piyasasında karar alıcı pozisyona gelmesi anlamını taşımaktaydı.[13]

2008’de Gürcistan Cumhurbaşkanı Saakaşvili ABD’ye dayanarak Osetya’yı kendi topraklarına katma girişimini başlatınca Rus askeri gücü Tiflis’e yürüdü. AB buna karşı Rusya’yla ilişkilerini dondurdu. [14] AB, Rusya ile ilişkisinin nedenli önemli olduğunun farkındayken, aynı şekilde Moskova da Avrupa pazarına bağımlı durumda idi.  2008’deki ekonomi krizin her iki tarafın birbirine olan bağımlılığı pekiştirdiğini görebiliyoruz. Rusya’nın 2014’te Kırım ve Ukrayna hamlesine karşı AB’nin yaptırımları aradaki ilişkileri derinden etkilemişti.

Buna karşın AB’nin NATO ile eşzamanlı genişlemesi Moskova’yı fazlasıyla kuşkulandırmaktadır. AB üyeleri sayısının 2000’li yıllar sonrası giderek artması ve bunların sekizinin eski SSCB uydu devletleri olması Rusya’yı yeterince rahatsız etmiştir. Avrupa Birliği Komşuluk Politikasına (ABKP) Ukrayna, Ermenistan, Gürcistan, Ermenistan, Moldova ve Azerbaycan’ın dahil edilmesi aradaki gerginliği daha da arttırmıştır.[15] Rusya’nın öncülük ettiği EİT kapsamında tüm Orta Asya ülkelerini kapsayan projesi AB’nin elini zayıflatmaktadır.[16]

AB’nin izlediği politikalarda, doğu komşuları arasında en önemlisi olan Rusya’ya nasıl bir yer vereceğini net olarak tanımladığını söyleyemeyiz.

AB, Rusya’nın BDT ülkeleri üzerindeki etkisini azaltmak amacını taşıyan, aynı zamanda Moskova’ya bağlı olan enerji kaynaklarını temin etmek isteyen bir strateji kullanmaktadır.  Bununla beraber yeni üyeler tarafından istenilen global stratejiyi de ileri götürmek istemektedir.[17

2. AB-Orta Asya Arasındaki Ortaklık İşbirliği

SSCB’nin dağılmasının hemen ardından AB, Orta Asya ülkelerini kapsayan ortaklık ve işbirliği antlaşmaları müzakerelerini başlatmıştır. Müzakerelerin ardından Türkmenistan hariç söz konusu ülkelere yönelik anlaşma yürürlüğe girmiştir.[18]  AB genel olarak, politik ekonomi çerçevesinde bölgesel işbirliği ve buna yönelik politik araçlar kullanmaktadır. 1999’dan başlayıp ortaklık ve işbirliği ikili ilişkileri sürdürülmektedir. [19]2007 yılına gelindiğinde bölgesel işbirliği kapsamında AB’nin Orta Asya Stratejisi Avrupa Konseyi tarafından oluşturulmuştur. Almanya’nın dönem başkanlığı yaptığı yıl imzalanan bu anlaşma, Almanya’nın Orta Asya’yla daha çok ilgilendiğini göstermektedir.[20]

Buna göre insan hakları ve hukukun üstünlüğü, enerji ve ekonomi, çevre ve sınır yönetimi, eğitim ve araştırma alanlarında işbirliğinin canlandığını görmekteyiz. Bu yönde mali destek ve serbest ticaret kapsamında bir politika uygulanması planlanmıştır. 2009’de yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması’yla Avrupa Dış Eylem Birimi kurulmuş, Avrupa küresel bir aktör olarak etkisini artırma yönünde adımlar atmıştır. Ancak imzalanan anlaşmalar arasında ticari konular dışındaki hususların uygulamaya alındıklarından söz edilemez.[21] Yine de AB’nin bölgedeki ticari hacmi yüksek sayılmamaktadır. Orta Asya AB’ye petrol, doğalgaz, metal ve pamuk gibi ürünler ihraç etmekteyken, makine, ulaştırma ve işlenmiş ürünler ithal etmektedir. Ticaret Orta Asya ülkeleri lehine gerçekleşmekte olup Avrupa’nın ithalatı ihracatından oldukça yüksektir.[22]

Tablo 1: AB – Orta Asya Ülkeleri Arasında Ortaklık ve İşbirliği Anlaşmaları

Ülke Yürürlük Tarihi
Kazakistan 1 Temmuz 1999
Kırgızistan 1 Temmuz 1999
Tacikistan 1 Ocak 2010
Türkmenistan 1998 yılında imzalanmıştır fakat AB ülkelerinin onay süreci tamamlanmadığı için henüz yürürlüğe girmemiştir.
Özbekistan 1 Temmuz 1999

Kaynak: European Commission, “EU’s Relations with Central Asia – Partnership & Cooperation Agreements”, http://ec.europa.eu/external_relations/central_asia/pca/

Ortaklık ve İşbirliği anlaşmalarının metni ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de benzer hükümler taşıdığı görülmektedir. GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması)’ın ve sonrasında DTÖ’nün temel ilkeleri “en çok kayırılan ülke”  esasında dayalı uygulanacağı öne sürülmektedir.[23]  Buna bağlı olarak AB için Kazakistan ayrı bir öneme sahiptir. 2010 AGİT başkanlığını üstlendiği için Orta Asya’da en iyi ilişki kurulan ülke niteliğindedir. Ayrıca enerji konusunda Rusya’ya alternatif olabilecek, Çin ve ABD’ye karşı denge politikası kurabilecek potansiyele sahiptir.

AB Konseyi Haziran 2019’da Orta Asya ile ilgili yeni bir strateji programını kabul etmiştir. Yayınlanan bilgi kitapçığına göre ortaya çıkan yeni fırsatların bugüne uyarlanması planlanmaktadır. Yeni güncellenen bu program kapsamında Orta Asya politikasının ülkelere göre gereken esneklik sağlanarak işbirliğinin gelişmiş versiyonu ele alınmaktadır.[24]

2.1 Demokrasi Politikası

SSCB’nin çöküşü ardından bağımsızlığını kazanan Orta Asya ülkeleri demokrasi kurucusu vasfını taşıyan AB’yi model almıştır. 1991 yılı demokrasi ve hukukun üstünlüğü geliştirilmesi kapsamında Bağımsız Devletler Topluluğuna Teknik Destek(TACİS) programı AB tarafından yürürlüğe konulmuştur.[25] AB’nin dış politikaları doğrultusunda insan hakları korunması ve demokrasinin güçlendirilmesi, bu bağlamda Orta Asya ülkelerinin Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin uygulanması teşvik edilmesi öne çıkmaktadır. AB tarafınca 2007’de onaylanan Orta Asya Stratejisinin makro hedeflerinden birisi demokrasi ve refah alanını geliştirilmesi olmuştur.[26] Hukukun üstünlüğü ve insan hakları, yargı ve basın bağımsızlığı, STK gelişimi ve iyi yönetişim, demokratik ve ulusal demokratik reformların geliştirilmesi ve teşvik edilmesi meseleleri ele alınmıştır.[27] Ancak normatif politikanın dönem dönem kesintiye uğratıldığı bilinmekte ve yeterince hassasiyet gösterilmediği yönünde eleştiriler olmaktadır. İnsan haklarının aksine demokrasinin yasal olarak düzenlenmediği; nitekim uzun yıllardır otoriter rejimlerin kök salması ayrı bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. Yeri geldiğinde ülkelerin cumhurbaşkanlığı tarafından “hiç kimsenin nasıl yaşayacağımıza ve kendi ülkemizi nasıl inşa edeceğimizi tayin etmeye hakkı yoktur” mesajı açıkça belirtilmektedir.[28] Yolsuzluk ve kötü yönetişimle mücadele bu konuda önümüze çıkan başka bir husustur. Uluslararası Şeffaflık sıralamasında Özbekistan ve Türkmenistan 168, Tacikistan 154, Kırgızistan 140. ve Kazakistan 140. sırada yer almaktadır.[29] En son 2019’da güncellenen ortaklık ve işbirliği antlaşması kapsamında hukukun üstünlüğü ve demokratik değerler, basın ve yargı özgürlüğüne tekrar değinilmiştir.[30]

2.2 Güvenlik Politikası

11 Eylül 2001 New York terör saldırısı sonrası radikal İslam karşıtı program AB tarafından desteklenmiştir. NATO’nun Afganistan müdahalesi Özbekistan ve Kırgızistan ISAF (Uluslararası Güvenlik Destek Gücü)’ın üslerine ev sahipliği yapmışlardır.  2012’de tekrar güncellenen bu Orta Asya stratejisinde güvenlik meselesi öne çıkmıştır. Başta enerji olmak üzere Kazakistan petrolü ve Türkmenistan doğal gazı meseleleri görüşülmüştür. Terörle mücadele kapsamında bölgeler arasında doğrudan bağlantılar kurulmuştur. Sınır yönetişimi, düzensiz göç ve siyasi diyalog ele alınan diğer meseleler olmuştur.[31] Uyuşturucu ve kaçakçılıkla mücadele edilmesi de görüşülmüştür.

2.3 Kalkınma Programları  

TACİS (Bağımsız Devletler Topluluğu’na Teknik Yardım) programı kapsamında 1991-2002 yılları için AB 944.4 milyon Avro’luk destek sağlanmıştır. Binyıl Kalkınma Hedefleri adlı programın başlıca amacı, yoksulluğun azaltılması ve yaşam standartlarının geliştirilmesinden oluşmaktadır. AB-Orta Asya arasında özellikle enerji ve ulaştırma alanlarında bölgesel işbirliği sağlanması dile getirilmiştir. Bu cümleden cinsiyet eşitliği, kadın hakları, herkes için eğitim sağlanması, çevre sağlığı, AIDS gibi hastalıklarla mücadele programlarını da içermektedir.[32] Söz konusu ülkeler Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi çerçevesinde fayda sağlamaktadır. 1957 Roma Antlaşması’na dayalı ticari ilişkiler, Avrupa’nın Ortak Ticaret Politikası (OTP) birliğin dış politikasının temelini oluşturmaktadır.  Buna ek olarak OTP,  AB’ye uluslararası alanda normları belirleme ve kuralları tanımlama yetkisi vermektedir.[33]

2.4 Enerji Politikası

AB’nin Orta Asya politikalarına baktığımızda bunun bir çıkar kaynaklı yaklaşıma dayandığını görebiliyoruz. Burada AB’nin enerji tedarikçisi Rusya’nın etkisinden bahsetmemiz gerekir. Rusya, AB’nin en zayıf noktası enerji olduğu için Moskova yönetiminin bunu bir koz olarak kullanması, başka tedarikçileri kullanmayı gerektirmektedir. Kazakistan ve Türkmenistan doğalgaz kaynakları burada ilk sırada değerlendirilmesi gerekenler olarak öne çıkmaktadır.[34] Enerji Şartı Anlaşması ve Yer altı Kaynakların Çıkartılması programlarına Orta Asya ülkelerinin dahil edilmesi,  enerji işbirliğinin sağlanması, bölgede su problemlerinin çözümü, gerekli kalkınma programlar için destek verilmesi belirlenmiştir.[35] AB ayrıca AB-Orta Asya Eğitim Girişimi kapsamında Orta Asya 2013 yılında 750 milyon Avro desteği yapmıştır. AB, 2014-2020 arasında Orta Asya’ya 1 milyar Avro’luk kalkınma yardımı planlamıştır. Yine de, AB’nin yardım paketleri diğer ülkelere kıyasla kısıtlı olduğunu da belirtmemiz gerekir.[36]

 

Tablo 2: AB’nin Türk Cumhuriyetlerine İhracatı (Milyon Avro)

Ülke/Yıl
1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006
Azerbaycan 120 168 256 330 254 354 396 557 786 1.232 1.486 1.944
Kırgızistan 52 79 74 89 87 69 73 107 107 95 109 180
Kazakistan 447 566 1.393 1.255 1.104 1.412 1.786 1.835 2.059 3.230 3.607 4.694
Türkmenistan 82 142 142 160 224 195 264 333 338 411 326 353
Özbekistan 420 696 762 591 577 579 617 509 443 464 560 603
Toplam 1.121 1.651 2.627 2.435 2.246 2.609 3.136 3.341 3.733 5.332 6.088 7.574

Kaynak: EU Market Access Database

 

2.5 Küresel İstikrarın Sağlanması

Jeostratejik konuma sahip olan Orta Asya bölgesi küresel istikrarın sağlanması açısından da önem taşımaktadır. Burada topraklarının çoğu dağlık olan Tacikistan ve Kırgızistan’daki Pamir ve Tyanşan dağlarının geçilemez yükseklikte olmaları sağlam bir doğal sınır oluşturmaktadır. Afganistan’dan afyon kaçakçılığının önlenmesi açısından Tacikistan’ın Avrupa için hayati önem taşıdığı unutulmaması gereken bir husustur.[37] Jeopolitik anlamda hem Afganistan hem de Çin’le sınır oldukları gerçeğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

3. Zorluklar

Günümüzde tek kutuplu ABD’nin yerini yükselen güçler olarak bilinen BRİCS  (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) ülkeleri almaktayken uluslararası sistemin dönüşümü konusunda belirsizlikler vardır. Orta Asya bu belirsizliklerin yansıdığı bir bölge olarak önümüze çıkmaktadır. AB, küresel bir aktör olarak dış politikasını insani değerlerden alan ve diğerlerine göre normatif politikalar uygulayan bir güç olarak ortaya çıkmasıyla önem arz etmektedir.[38]  Ancak AB’nin kendi üyeleri arasındaki rekabet, AB’nin dış politikalarında bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Orta Asya konusunda Almanya öne çıkmaktayken diğer üye ülkeler pasif duruma düşebilmektedir. AB tarafından belirlenen yaklaşımlar Orta Asya ülkeleri yöneticileri tarafından benimsense de istenilen beklenti yerine getirilmemektedir. İnsan hakları ihlalleri Orta Asya yöneticileri tarafından açıkça işlenebilmektedir. AB’nin Orta Asya’ya yönelik politikasına olumsuz etki eden faktörler olarak Rusya dışında ABD, Çin ve Türkiye gibi bölgesel güçler yer almaktadır. Çin, Şanghay İşbirliği Örgütü vasıtasıyla bölgede etkin olmak istemekteyken,  ABD güvenlik politikaları dolayı bölgedeki hakimiyetini bırakmak istememektedir.  Orta Asya’da askeri üslerini kurabilmek için elinden gelenini ardına koymamaktadır. Türkiye ise, bölgeye Türk Cumhuriyetleri toprakları olarak bakmakta,  eskiden beri var olan sosyo-kültürel bağlar gereği haklı olarak etkin bir rol üstlenmektedir. [39]

Sonuç

1990’lı yıllar AB’nin ve Orta Asya’da yeni bağımsızlığını kazanan ülkelerin kurulum aşamasını belirleyen dönem olarak karşımıza çıkmaktadır. SSCB’nin çöküşü her iki bölgenin oluşumunu tetikleyen esas unsur olmuştur. Karşılıklı işbirliği temeline dayalı AB, dış politikasını başlangıçta daha çok yakın çevresiyle sağlamlaştırma çabasına girişmiş, Orta Asya ile olan ilişkileri komşuların komşusu niteliğinde sürdürmüştür. Burada AB’nin başından beri Orta Asya’yla yetersiz de olsa ilişkilerini sürdürdüğü görmekteyiz. Söz konusu ülkeleri bir bölge olarak değerlendiren AB, onlarla benzer politikalar izlemiştir. Doğu komşusu ve en önemli enerji tedarikçisi sayılan Rusya zayıf durumda olduğu için önceleri AB’nin entegrasyon sürecine girmişken 2000’li yıllara geldiğinde kendini toparlamaya başlamış, AB’yi hayal kırıklığına uğratan bir bölgesel aktör haline gelmiştir. AB’nin Orta Asya politikası başta mali destekler sağlanmasını içeren bir proje bazlı daha çok ekonomik ortaklık işbirliğine dayalı devam etmiştir. 2007 sonrası Orta Asya Stratejisi’nin gözden geçirilmesi gündeme gelmiştir. Otoriter sistemle yönetilen bu ülkelerle demokrasiye geçişi zaman almışken,  insani değerler temelli yaklaşımla beraber çıkar temelli bir strateji benimsenmiştir. Günümüze kadar yapılan ekonomik ilişkiler Orta Asya lehine gerçekleşmiş ve insani temelli değerlerin benimsendiği ikili ilişkilerin çok yavaş da olsa pozitif yönde ilerlediği söylenebilir. Kalkınma ihtiyacı duyulan bu ülkelerde birçok proje hayata geçirilmiştir. AB’nin bundan sonraki politikasını da bu yönde atacağı adımlar belirleyecektir.

 

Kaynakça

Bigo, Pierre-Olivier ve Jacqueline Hale, “The EU and Consolidating Autocracies in Central Asia: A Dialogue of the Deaf?”, Civil Solidarity Platform Policy Brief, 2013, s. 1-19.

Dugin, Aleksandr, Rus Jeopolitiği Avrasyacı Yaklaçım, Küre Yayınları, Terc. Vugar İmanov, 2018 İstanbul , s. 172.

Erdoğan, M. Murat, Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikaları, Ankara: Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2011, s. 66.

Gomart, Thomas (2006), “L’EU et la Russie: un Equilibre a Trouver entre Géopolitique et Régionalisme”, Russie. Nei. Visions, No:10b.

Kaczmarskı, Marcın “Non-western visions of regionalism: China’s New Silk Road and Russia’s Eurasian Economic Union”. International Affairs, 2017, 93 (6), s. 1357–1376

Keskin, Şahin, Ukrayna’daki Kriz ve AB-Rusya İlişkileri, Dokuz Eylül Üniversitesi, Yüksek lisans Tezi, İzmir 2015, s. 4.

Kutlu, Erdi, Avrupa Komşuluk Politikası Ekseninde Avrupa Birliği’nin Doğu Komşularına Yönelik Politikaları, Yüksek Lisans Tezi,  Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir 2015.

Michael Emerson ve diğerleri, Into EurAsia: Monitoring the EU’s Central Asia Strategy, (Brüksel: Centre for European Policy Studies, 2010), s. 119-20.

Musaoğlu, Neziha ve Özgöker Uğur, Rusya – AB İlişkilerinde Stratejik Ortaklıktan Stratejik Depresyona, Güvenlik Stratejileri Dergisi, c. 4 sayı 8, (2008 ): s.73-99.  <https://dergipark.org.tr/tr/pub/guvenlikstrtj/issue/7535/99210>Dergi Park, 2008, s.73-99. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/84543

Özalp, Osman Nuri , Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikası, Türk-Alman Üniversitesi, Civilacademy, c,9, sayı 3, 2011.https://www.researchgate.net/publication/299453401_Avrupa_Birligi’nin_Orta_Asya_Politikasi

Samur, Hakan, “Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikası: İdealist Söylemlerin Yetersiz Eylemlerle Yürütülme Çabası”, Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları Dergisi, Cilt:7, Sayı: 13, 2012, s. 21

Seven, Can, Avrupa Birliği- Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Ekonomik İlişkileri, s. 120.

Şemşit, Sühal, Avrupa Birliği’nin Orta Asya Stratejisi, Dokuz Eylül Üniversitesi, 2015, s. 1-36.https://www.academia.edu/28829526/Avrupa_Birli%C4%9Finin_Orta_Asya_Stratejisi_EU_Strategy_for_Central_Asia_

Şen,  Zafer, Büyük Oyunda Küçük Avrupa: AB’nin Orta Asya Politikası, Anlayış Siyaset, Ekonomi, Toplum E-Dergisi, Aralık 2004, http://www.anlayis.net/makaleGoster.aspx?dergiid=19&makaleid=3948

Tulun, Teoman Ertuğrul, AB’nin Geç Kalmış Ve Benmerkezci 2019 Orta Asya Stratejisi, Avrasya İncelemeler Merkezi, Analiz no: 2019/19,  https://avim.org.tr/tr/Analiz/

Uysal, Saydal, Avrupa Birliği – Orta Asya İlişkileri Ve İşbirliğinin Geleceği, Adnan Mnderes Üniversitesi, SBE, Y. Lisans Tezi, 2015.

Yalçınkaya Alaeddin ve Yasır Rashıd, Afganistan Anayasası’nda İnsan Hakları, Dergi Park, Stratejic Management Journal, Cilt 6, Sayı 12, Aralık 2020. s.134-148.  https://doi.org/10.25069/spmj.730983

Yalçınkaya Alaeddin, Türk Dış Politikasında Eksen Arayışı: Avrupa Birliği Mi, Şanghay İşbirliği Örgütü Mü?, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Afro-Avrasya Özel Sayısı, 2017,  s. 1-16.

 

 Dipnotlar:

[1] Erdi Kutlu, Avrupa Komşuluk Politikası Ekseninde Avrupa Birliği’nin Doğu Komşularına Yönelik Politikaları, Yüksek Lisans Tezi,  Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir 2015, s. 4.

[2] Sühal Şemşit, Avrupa Birliği’nin Orta Asya Stratejisi, Dokuz Eylül Üniversitesi, 2015, s. 1-2.   https://www.academia.edu/28829526/Avrupa_Birli%C4%9Finin_Orta_Asya_Stratejisi_EU_Strategy_for_Central_Asia_

[3] Saydal Uysal, Avrupa Birliği – Orta Asya İlişkileri Ve İşbirliğinin Geleceği, Adnan Menderes Üniversitesi, SBE, Y. Lisans Tezi, 2015, s. 3

[4] Marcın Kaczmarskı, “Non-western visions of regionalism: China’s New Silk Road and Russia’s Eurasian Economic Union”. International Affairs, 2017, 93 (6), s. 1357–1376

[5] Marcın Kaczmarskı,a.g.e., s. 1365.

[6] Musaoğlu ve Özgöker, a.g.e., s. 88-89.

[7] Şahin Keskin, Ukrayna’daki Kriz ve AB-Rusya İlişkileri, Dokuz Eylül Üniversitesi, Yüksek lisans Tezi, İzmir 2015, s. 4.

[8] Şahin Keskin, Ukrayna’daki Kriz ve AB-Rusya İlişkileri, Dokuz Eylül Üniversitesi, Yüksek lisans Tezi, İzmir 2015, s. 19.

[9] Kutlu, a.g.t., s. 37.

[10] Sühal Şemşit, Avrupa Birliği’nin Orta Asya Stratejisi,  Dokuz Eylül Üniversitesi, Seferihisar Fevziye Hepkon Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu, 2015, Researchgate.Net,  S. 1-2.

[11] Alaeddin Yalçınkaya, Türk Dış Politikasında Eksen Arayışı: Avrupa Birliği Mi, Şanghay İşbirliği Örgütü Mü?, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Afro-Avrasya Özel Sayısı,  s. 12

[12] Neziha Musaoğlu ve Uğur Özgöker, Rusya – AB İlişkilerinde Stratejik Ortaklıktan Stratejik Depresyona, Güvenlik Stratejileri Dergisi, c. 4 sayı 8, (2008 ): s.73-99.  <https://dergipark.org.tr/tr/pub/guvenlikstrtj/issue/7535/99210>Dergi Park, 2008, s.73-99. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/84543  s.90.

[13] A.g.e. s. 90-94.

[14] Şahin Keskin, Ukrayna’daki Kriz ve AB-Rusya İlişkileri, Dokuz Eylül Üniversitesi, Yüksek lisans Tezi, İzmir 2015, s. 11.

[15] A.g.e., s. 82.

[16] Yalçınkaya, Türk Dış Politikasında Eksen Arayışı: Avrupa Birliği Mi, Şanghay İşbirliği Örgütü Mü?, s. 14.

[17] Thomas Gomart, a.g.e., s. 10

[18] Teoman Ertuğrul Tulun, Ab’nin Geç Kalmış Ve Benmerkezci 2019 Orta Asya Stratejisi, Avrasya İncelemeler Merkezi, Analiz no: 2019/19,  https://avim.org.tr/tr/Analiz/

[19] Zafer Şen, Büyük Oyunda Küçük Avrupa: AB’nin Orta Asya Politikası, Anlayış Siyaset, Ekonomi, Toplum E-Dergisi, Aralık 2004, http://www.anlayis.net/makaleGoster.aspx?dergiid=19&makaleid=3948

[20] Osman Nuri Özalp, Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikası, Türk-Alman Üniversitesi, Civilacademy, c,9, sayı 3, 2011.https://www.researchgate.net/publication/299453401_Avrupa_Birligi’nin_Orta_Asya_Politikasi

[21] Sühal Şemşit, Avrupa Birliği’nin Orta Asya Stratejisi, Dokuz Eylül Üniversitesi, 2015, s. 1-2.   https://www.academia.edu/28829526/Avrupa_Birli%C4%9Finin_Orta_Asya_Stratejisi_EU_Strategy_for_Central_Asia_

[22] Şemşit, a.g.e., s. 12.

[23] Şemşit, a.g.e., s. 3.

[24] Teoman Ertuğrul Tulun, Ab’nin Geç Kalmış Ve Benmerkezci 2019 Orta Asya Stratejisi, Avrasya İncelemeler Merkezi, Analiz no: 2019/19,  https://avim.org.tr/tr/Analiz/

[25] Uysal, a.g.t., s. 4.

[26] Council of the European Union, Council Conclusions on Central Asia, 25 Haziran 2012, http://www.consilium.europa.eu/uedocs/cms_Data/docs/pressdata/EN/foraff/131149.pdf

[27] Alaeddin Yalçınkaya ve Yasır Rashıd, Afganistan Anayasası’nda İnsan Hakları, Dergi Park, Stratejic Management Journal, Cilt 6, Sayı 12, Aralık 2020. s.134-148.  https://doi.org/10.25069/spmj.730983

[28] Pierre-Olivier Bigo ve Jacqueline Hale, “The EU and Consolidating Autocracies in Central Asia: A Dialogue of the Deaf?”, Civil Solidarity Platform Policy Brief, 2013, s. 1

[29] Şemşit, a.g.e., s. 8.

[30] Tulun, a.g.e., s. 2.

[31] Michael Emerson ve diğerleri, Into EurAsia: Monitoring the EU’s Central Asia Strategy, (Brüksel: Centre for European Policy Studies, 2010), s. 119-20.

[32] Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, “Binyıl Kalkınma Hedefleri”, http://www.tr.undp.org/content/turkey/tr/home/mdgoverview/

[33] Can Seven, Avrupa Birliği- Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Ekonomik İlişkileri, s. 120.

[34] Osman Nuri Özalp, Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikası, Türk-Alman Üniversitesi, Civilacademy, c,9, sayı 3, 2011.https://www.researchgate.net/publication/299453401_Avrupa_Birligi’nin_Orta_Asya_Politikasi

[35] Şemşit, a.g.e., s. 5.

[36] Şemşit, s. 13.

[37] Aleksandr Dugin, Rus Jeopolitiği Avrasyacı Yaklaçım, Küre Yayınları, Terc. Vugar İmanov, 2018 İstanbul , s. 172.

[38] Hakan Samur, “Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikası: İdealist Söylemlerin Yetersiz Eylemlerle Yürütülme Çabası”, Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları Dergisi, Cilt:7, Sayı: 13, 2012, s. 21

[39] Erdoğan, M. Murat, Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikaları, Ankara: Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2011, s. 66.

Alakalı